Coğrafi Keşifler 15. yüzyıldan itibaren Avrupalıların yeni ticaret yolları bulma amacıyla başlattıkları keşiflerdir. macera arayışı ve yeni yerler keşfetme sevdasından ziyade ekonomik kaygılarla başlamıştır. Coğrafi keşiflerin başlamasına neden olan en önemli unsur Haçlı Seferleri’dir. zira Haçlı seferleri Avrupalıların doğudaki gelişmeleri öğrenmelerini sağlamıştır. Doğu medeniyetinden barut ve pusulayı öğrenen Avrupalılar, özellikle pusula sayesinde Coğrafi keşifleri gerçekleştirebilmişlerdir.
Coğrafi Keşifler’in Nedenleri:
-ipek ve baharat yolları gibi ticaret yollarının müslüman Türk devletlerinin elinde olması ve dolayısıyla alternatif ticaret yolları bulma gereği
-Avrupalıların hıristiyanlığı yayma düşüncesi
-okyanus şartlarına dayanabilecek gemilerin yapılmış olması
-İspanya ve Portekiz arasındaki rekabetin denizlerde de sürmesi
Coğrafi Keşifler ile Macellan ve Del Kano, sürekli batı yönünde hareket ederek dünyayı dolaşmış ve böylece dünyanın yuvarlak olduğunu kanıtlamış (1519-1522) ayrıca Kristof Kolomb Amerika’yı keşfetmiştir.
Coğrafi Keşiflerin Sonuçları:
-Büyük sömürge imparatorlukları kuruldu. İspanya ve Portekiz ilk sömürgeci devletlerdir
-Akdeniz limanları önemini yitirirken Atlas Okyanusu kıyısında bulunan limanlar önem kazandı
-Keşiflerle ticaretin alanı genişledi ve böylece burjuva sınıfı ekonomik açıdan güçlendi
-Ümit Burnu ve Macellan Boğazı bulundu
-Yeni bitki çeşitleri ve hayvanlar bulundu
-Dünyanın yuvarlak olduğunun ispatlanması ve Amerika kıtasının keşfedilmesiyle Katolik Kilisesinin gücü azaldı.
Aşağıda bulunan Amerika'nın keşfiyle ilgili videomuzu izleyebilirsiniz...
28 Kasım 2018 Çarşamba
DÜNYA'NIN ŞEKLİ VE HAREKETLERİ
DÜNYA’NIN ŞEKLİ
Dünya, kutuplardan hafifçe basık, Ekvator’dan şişkin kendine has bir şekle sahiptir. Buna geoit denir. Dünya’nın geoit şekli, kendi ekseni etrafında dönüşü sırasında oluşan, merkez kaç kuvvetiyle savrulması sonucu meydana gelmiştir.
Dünya’nın Şeklinin Sonuçları
• Ekvator’un uzunluğu tam bir meridyen dairesinin uzunluğundan daha fazladır. • Ekvator yarıçapı, kutuplar yarıçapına göre 21 km daha uzundur. • Dünya’nın şeklinden dolayı, güneş ışınları yeryüzüne farklı açılarla düşer. • Sıcaklık dağılışını etkiler. Ekvator’dan kutuplara doğru gidildikçe sıcaklık değerleri düşer. • Dünya’nın şeklinden dolayı, Dünya’nın bir yarısı karanlıkken diğer yarısı aydınlıktır. Aydınlanma çizgisi daire biçiminde olur. Buna aydınlanma çemberi de denir. • Kutuplar, Dünya’nın merkezine (Ekvator’a göre) daha yakındır. Bunun sonucu olarak, yerçekimi Ekvator’da az, kutuplarda daha fazladır. • Dünya’nın kendi ekseni etrafındaki dönüş hızı Ekvator’dan kutuplara gidildikçe azalır. • Ekvator’dan kutuplara gidildikçe, paralel boyları ve meridyenler arası mesafe azalır. • Dünya’nın şeklinden dolayı, harita çizimlerinde hatalar meydana gelir. • Kutup yıldızının görünüm açısı bulunduğumuz yerin enlem derecesini verir.
DÜNYA’NIN HAREKETLERİ
1. Dünya’nın Kendi Ekseni Etrafında Dönmesi (Günlük Hareket) Dünya kendi ekseni etrafındaki dönüşünü, batıdan doğuya doğru 24 saatte tamamlar. Buna 1 gün denir.
2. Dünya’nın Güneş Etrafında Dönmesi (Yıllık Hareket)
Dünya, kendi ekseni etrafındaki günlük dönüşünü sürdürürken, bir yandan da Güneş’in çevresinde dolanır. Dünya, Güneş etrafındaki dönüşünü elips şeklindeki bir yörünge üzerinde 365 gün 6 saatte tamamlar. Buna 1 yıl denir. Dünya, 939 milyon km lik yörüngesi üzerinde saatte 108 bin km. hızla hareket eder.
Dünya’nın Güneş’e olan uzaklığı sabit değildir. Bazen yaklaşırken, bazen uzaklaşır. Bunun nedeni, Dünya yörüngesinin elips şeklinde olmasıdır. Dünya’nın Güneş’e en yakın olduğu 3 Ocak tarihine Perihel (Günberi) denir. Dünya’nın Güneş’ten en uzak olduğu 4 Temmuz tarihine ise Afel (Günöte) denir.
Dünyanın şekli ve hareketleriyle ilgili daha ayrıntılı bilgi için aşağıdaki videoyu izleyebilirsiniz...
27 Kasım 2018 Salı
YERYÜZÜNDEKİ BÖLGELER
Yeryüzü, birbirinden farklı özellikteki alanlardan oluşmaktadır. Bunlardan bir kısmı yer şekilleri, iklim,
su kaynakları ve doğal bitki örtüsü bakımından kendi içinde benzer, diğer yerlerden farklı özellikler
göstermektedir. Bazı alanlar ise insanlar tarafından biçimlendirilmiştir. Bunlar tarım, madencilik, nüfus,
yerleşme vb. özellikler bakımından farklı özellikteki alanlardır. İşte gerek doğal gerek beşerî bakımdan
farklı özellikteki bu alanların her birine bölge denir. Bölgeler, şekilsel ve işlevsel olarak adlandırılır.
Şekilsel bölgeler homojen bir yapıya sahipken işlevsel bölgeler heterojen yapıdadır.
1. Şekilsel Bölgeler
Şekilsel bölgeler doğal ve beşerî özellikleri bakımından yeryüzünün diğer alanlarından ayrılan bölgelerdir.
Bu tür bölgeler homojen ya da tekdüze bölgeler olarak da adlandırılmaktadır. Şekilsel bölgeleri
de doğal ve beşerî bölgeler olarak ikiye ayırabiliriz.
a. Doğal Bölgeler
Yeryüzü yer şekillerine, iklime, hidrografyaya, doğal bitki örtüsüne, toprak örtüsüne ve doğal afetlere
göre çeşitli bölgelere ayrılmaktadır. Bu bölgeler de kendi içlerinde alt bölgelere ayrılmaktadır.
a.1. Yer Şekilleri Bölgeleri
Yeryüzü ana hatlarıyla dağ, ova ve plato olmak üzere bölgelere ayrılmaktadır. Örneğin Kuzey
Amerika’nın batısında kıyıya paralel uzanan Kayalık Dağları, Güney Amerika’da yine kıyıya paralel uzanan
And Dağları, Avrupa’da çeşitli kollara ayrılan Alpler ve Asya’da yer alan Himalayalar, yeryüzündeki
dağlık bölgelerin başlıcalarıdır.Yeryüzünde platolar da geniş yer kaplamaktadır.
Hint Yarımadası’nın önemli bir kısmını
kapsayan Dekkan Platosu, Çin’in özerk
bir bölgesi olan Tibet’te yer alan Tibet Platosu
ve Kuzey Amerika’da yer alan Kolorado
Platosu, plato bölgesinde yer alan yer şekillerinin
başlıcalarıdır.
Yer şekilleri bakımından ovalar da bölgelerden
biridir. Mississippi (Misisipi) (Fotoğraf
3.1), Ganj, İndus ve Nil ovaları, bu bölgede
yer alan ovaların başlıcalarıdır.
Yer şekilleri bakımından yeryüzünü buzulların, rüzgârın ve akarsuların biçimlendirdiği alanlar olarak
da bölgelere ayırabiliriz. Örneğin Sahra Çölü rüzgârın, Amazon Havzası akarsuların, Grönland Adası
ise buzulların yer şekillerini biçimlendirdiği bölge içinde yer almaktadır.
a.2. İklim Bölgeleri
Yeryüzünü iklim bakımından sıcaklığa göre sıcak, ılıman ve soğuk kuşak bölgeleri olmak üzere üç
bölgeye ayırabiliriz. Yağışa göre yeryüzü kurak, yarı kurak ve nemli bölgelerden oluşmaktadır Yeryüzü
ayrıca yıllık yağış miktarına göre de bölgelere ayrılabilmektedir (Harita 3.1). Bunların yanı sıra ülkeler de
kendi içlerinde yağış, sıcaklık ve iklim tiplerine göre bölgelere ayrılmaktadır.
Yeryüzü, iklim tiplerine göre ekvatoral, muson, Akdeniz ve kutup gibi iklim bölgelerinden oluşmaktadır.
Örneğin Kongo Havzası ekvatoral, Hindistan muson, Akdeniz kıyıları Akdeniz ve Antarktika kıtası
kutup iklimi bölgesinde yer almaktadır.
a.3. Bitki Örtüsü Bölgeleri
Yeryüzü bitki örtüsüne göre çeşitli bölgelerden oluşmaktadır.
Bu bitkileri genel olarak ağaç, çalı ve ot
formasyon bölgeleri olmak üzere üç gruba ayırabiliriz.
Buna göre Amazon Havzası ağaç, Akdeniz iklim bölgesi
çalı, ılıman karasal iklim bölgesi ot formasyonu bölgesinde
yer almaktadır. Bu bölgeler de kendi içlerinde
alt bölgelere ayrılmaktadır. Örneğin ağaç formasyonu
içinde yer alan ormanlar yağmur ormanları, muson
ormanları, tayga ormanları (Fotoğraf 3.2) şeklinde alt
bölgelere ayrılmaktadır.
a.4. Hidrografik Bölgeler
Hidrografik bölgeler, su kütlelerine göre oluşmuş
doğal bölgelerdir. Okyanuslar, denizler, göller ve akarsular beslenme alanlarıyla birlikte her biri ayrı
bir bölge oluşturmaktadır. Örneğin Atlas Okyanusu okyanus,
Kızıldeniz ise deniz bölgesinde yer almaktadır.
Denizler, beslendikleri havzaya göre birer bölge oluşturmaktadır:
Akdeniz Havzası, Baltık Denizi Havzası gibi.
Yeryüzü göller ve akarsular bakımından da birer bölge
oluşturmaktadır. Hazar Gölü göller, Nil Nehri akarsular
bölgesi içinde bulunmaktadır. Bu bölgeler de alt
bölgelere ayrılmaktadır. Örneğin göller tatlı ve tuzlu su
olmak üzere iki bölgeye ayrılmaktadır. Hazar Gölü tuzlu,
Baykal Gölü tatlı su göl bölgesinde yer almaktadır.
Ayrıca yeryüzü göllerin yoğun olduğu ya da göllerin az
olduğu bölgelere de ayrılabilmektedir. Örneğin Kuzey
Amerika’nın kuzeyi Göller Bölgesi (Fotoğraf 3.3) olarak
tanımlanmaktadır.
Akarsular ise kapalı ve açık havza şeklinde bölgeler
oluşturduğu gibi beslendikleri havzalara göre birer bölge
oluşturmaktadır. Örneğin Ganj ve Misissipi havzaları
gibi.
a.5. Toprak Örtüsü Bölgeleri
Yeryüzü toprak örtüsüne göre zonal, intrazonal ve
azonal toprak bölgelerinden oluşmaktadır. Bu bölgeler
de kendi içinde alt bölgelere ayrılmaktadır. Örneğin
zonal toprak bölgesinde yer alan ve ekvatoral bölgede
yaygın olan laterit (Fotoğraf 3.4), Sibirya’da yaygın olan
podzol bölgesi gibi.
a.6. Doğal Afet Bölgeleri
Deprem, volkanizma, heyelan, çığ ve su baskınları yeryüzündeki doğal afetlerin başlıcalarıdır. Yeryüzü
bu afetler bakımından çeşitli bölgelere ayrılmıştır (Harita 3.2). Örneğin Büyük Okyanus kıyıları,
doğal afet bakımından hem deprem hem de volkanizma bölgesinde yer almaktadır.
b. Beşerî Bölgeler
Yeryüzü nüfusa, yerleşmeye ve ekonomik etkinliklere göre çeşitli bölgelerden oluşmaktadır.
b.1. Nüfus Bölgeleri
Yeryüzü nüfusa göre sık, seyrek ve orta derecede nüfuslu yerler olmak üzere bölgelere ayrılmaktadır.
Örneğin Hindistan sık, Libya seyrek ve Arjantin orta derecede nüfuslanmış yerlerdendir. Ayrıca
yeryüzünü nüfus yoğunluğu bakımından da çeşitli bölgelere ayırabiliriz (Harita 3.3)
b.2. Yerleşme Bölgeleri
Yeryüzü, yerleşmeye elverişli ve elverişsiz bölgelerden oluşmaktadır. Örneğin Akdeniz Havzası yerleşmeye
elverişli, Antarktika ise yerleşmeye elverişsiz bölgelerdendir.
Yeryüzü kır ve kent bakımından da iki bölgeye ayrılmaktadır. Batı Avrupa’nın büyük bir kısmı kentsel,
Orta Afrika’nın büyük bir kısmı ise kırsal bölgede yer almaktadır.
b.3. Ekonomik Etkinliklere Göre Bölgeler
Yeryüzü ekonomik etkinliklere göre ham madde, üretim
ve pazar alanları olmak üzere bölgelere ayrılmaktadır.
Örneğin Orta Doğu, petrol ham maddesi üretim bölgesidir.
Batı Avrupa, sanayi ürünleri üretim ve aynı zamanda
pazar bölgesi içinde yer almaktadır.
Yeryüzünü ekonomik etkinliklerine göre tarım, hayvancılık,
madencilik, ormancılık ve sanayi gibi birçok bölgeden
oluşmaktadır. Örneğin Çin tarım (Fotoğraf 3.5), Avustralya
hayvancılık, Rusya madencilik, Kanada ormancılık
ve Almanya sanayi bölgesi içinde yer almaktadır.
Konuyla ilgili daha detaylı bilgi için aşağıdaki videoyu izleyebilirsiniz...
26 Kasım 2018 Pazartesi
GÜNEŞ TUTULMASI VE AY TUTULMASI
Güneş Tutulması
Ay'ın Dünya ile Güneş arasında bulunduğu zaman Güneş'in Dünya'dan görülmemesi veya kısmen görülmesi olayına güneş tutulması denir. Dünya ile Güneş ve Dünya ile Ay arasındaki mesafeler, yörüngelerin elips şeklinde olmasından dolayı, devamlı değiştiği için güneş tutulması bir kaç şekilde olmaktadır. Dünya, Ay'ın gölge konisinin herhangi bir kısmından geçerse Güneş Dünya üzerindeki bir gözlem yerinden görünmez, bu gözlem yeri için tam güneş tutulması gerçekleşmiş olur. Dünya Ay'nın gölge konisinin içinde bulunduğu süre, aynı zamanda güneş tutulmasının da süresidir.
Dünya Ay'nın gölge konisinin tepesine yakın geçtiği oranda güneş tutulmasının süresi kısalır. Dünya Ay'ın gölge konisinin uzantısından geçerse Dünya üzerindeki bir gözlemci ,Ay'ın gölgesinden dolayı, Güneş'in ortasını göremez sadece halka şeklinde kenarlarını görür ki buna halkalı güneş tutulması denir. Dünya Ay'ın yarı gölge konisinde bulunduğu zaman ancak Güneş'in bir parçasını görür ki buna da parçalı güneş tutulması adı verilir.Güneş tutulması için Ay'ın yeni ay evresinde ya da bu evreye yakın bir konumda olması gerekir. Ay tutulması için ise Ay'ın dolunay evresinde veya bu evreye yakın bir konumda olması gereklidir. Ancak sadece bu şartlar ay ve güneş tutulmaları için yeterli değildir. Aksi halde her yeni ay evresinde bir güneş tutulması, her dolun ay evresinde de bir ay tutulmasının görülmesi gerekirdi. Buradaki şartların yetersizliği Ay'ın yörünge düzleminin ekliptik düzlemiyle çakışmamasından ileri gelir. Bu iki düzlem arasında 5° 9' ‘lık bir açı mevcuttur.
Ay Tutulması
Ay Dünya'nın gölge konisinde veya yarı gölge konisinde bulunursa Dünya'dan Ay'ın tamamı ya da bir kısmı görülmez, bu olay ay tutulması olarak adlandırılır. Dünya ile Güneş ve Dünya ile Ay arasındaki uzaklıklara göre Ay'ın tamamı veya bir kısmı Dünya'nın gölge konisinde bulunabilir.
Bunun sonucunda farklı şekillerde ay tutulmaları görülür:Ay'ın tamamı Dünya'nın gölge konisi içerisinde yer alırsa tam ay tutulması, bir kısmı yer alırsa parçalı ay tutulması gerçekleşir. Ay Dünya'nın yarı gölge konisi içerisinde yer alırsa Ay'ın bütün yüzeyi Güneş'in ancak bir kısmından ışık alacağı için Ay'ın soluk bir görünüşü olur ki buna sönük ay denir. Ay'ın yörüngesi Dünya'nın gölge konisinin uzantısından geçmediği için halkalı ay tutulması olamaz.
Ay tutulmasıyla ilgili videomuzu izleyebilirsiniz...
25 Kasım 2018 Pazar
KÜRESEL ISINMA
NEDENLERİ
Çeşitli süreçler ve maddeler, Dünya’nın ortalama sıcaklığının artmasına ya da azalmasına sebep olabilir. Bu etkenlerin en önemlisi sera gazları olarak adlandırılan gazlardır. Bu gazların atmosferdeki varlığının Dünya’nın yaklaşık 32°C ısınmasına neden olduğu biliniyor. Eğer Dünya’nın bir atmosferi olmasaydı yüzeyinde sıvı su bulunamazdı ve Dünya yaşama elverişsiz bir gezegen olurdu. Bu bakımdan atmosferdeki sera gazlarının yararlı olduğu söylenebilir. Ancak sera gazlarının miktarının artması, iklim değişikliklerine ve doğanın dengesinin bozulmasına da neden olabilir.
Atmosferdeki karbondioksit miktarındaki artışın çoğu insan faaliyetlerinden kaynaklanıyor. Özellikle fosil yakıtların kullanılması, atmosfere yüksek miktarda karbondioksit salınmasına neden oluyor. Bunun yanı sıra çimento üretimi de bu artışın önemli sebeplerinden. Atmosferdeki sera gazlarının miktarındaki artışı engellemek için başvurulabilecek iki temel yöntem, insan faaliyetleri sonucunda atmosfere salınan sera gazlarının miktarını azaltmak ve atmosferdeki sera gazlarını kullanan biyolojik süreçlerin etkinliğini artırmaktır. Örneğin daha az fosil yakıt kullanarak ya da fotosentez sırasında karbondioksit kullanan bitkilerin sayısını artırarak atmosferdeki sera gazlarının miktarının daha fazla artmasının önüne geçilebilir.
SONUÇLARI
Küresel ısınma iklim değişikliklerine sebep olarak, şiddetli kasırgalar ve sellere neden olurken, uzun süreli kuraklıklar ile de çölleşmelere neden olmaktadır.
Kutuplardaki buzulların erimesi kıyı kesimlerin tamamen sular altında kalmasına sebep olacaktır. Bu da dünyadaki yaşanabilir alanı daraltacaktır.
Karlı dağlardaki ısı değişimleri nedeniyle sık sık çığlar oluşacak ve çevresindeki yerleşim yerlerine tehlikeye sokacak.
Su kaynaklarının hızla tükenmesi sonucu susuzluk baş gösterecek.
Sıcaklık artışları kuraklık, çölleşme ve orman yangınlarına neden olmaktadır.
Aşağıdaki küresel ısınma konulu kısa filmi izlemenizi tavsiye ederiz...
24 Kasım 2018 Cumartesi
DÜNYANIN SIFIR NOKTASI
GREENWİCH 1884'DE BİR KONFERANSLA
SEÇİLDİ
1884 yılında Washington’da Uluslararası Meridyen Kongresi adıyla bir
toplantı düzenlendi. Yirmi dört ülkeden temsilcilerin katıldığı toplantıda
Osmanlı’yı da Ahmet Rüstem Efendi temsil ediyor. Osmanlı’nın ‘şerhli evet’iyle
başlangıç meridyeni Greenwich’e taşınmıştır. Tabi onunla birlikte zaman ve
konumun belirlenmesi de. Zamanla tüm dünya Greenwich’i başlangıç meridyeni ve
saati olarak kabul etmiştir.
HER ŞEY GREENWİCH’E AYARLANDI
Osmanlı, kendi sistemiyle birlikte bir süre ikili bir sistemle devam etmiştir.
Cumhuriyet sonrası takvim, saat ve ölçülerle ilgili yapılan kanunla birlikte Türkiye
de takvim, saat ve ölçülerini Greenwich’e göre ayarlamıştır. Başlangıç
meridyeninin önemine değinecek olursak; haritalar çizimi, saatler ayarlanması,
yön tayini buna göre yapılmaktadır. Bugün hava ve deniz trafiğinin yanı sıra
tüm dünya borsalarının açılış kapanış saatleri bile buna göre ayarlanmaktadır.
GÜNEŞ BATMAYAN İMPARATORLUK
Bu dönem aynı zamanda Batı’nın dünyanın üzerinde hâkimiyet ve üstünlük
yarışına girdiği bir dönemdi. 1884 yılında Washington’da yapılan konferansta
İngiliz tezinin kabul edilmesi, “Güneş batmayan imparatorluk” olarak da
adlandırılan İngiltere’nin küresel gücüyle bağlantılı olduğu inkâr edilemez.
İNGİLİZLER MİLYON TAŞI’NI ÇALDILAR İDDİASI
İngilizler 1886’da Yerebatan Sarnıcı’nın girişi kapısı kısmındaki Milyon
Taşı’nın yarısını kesip Greenwich’e götürmüşlerdi. Bu bir kültür meselesi
olarak kabul ediliyor. Belki sıfır meridyeni yeniden İstanbul’dan başlatamayız
ama mesele gelecek nesillerimizin işin doğrusunu öğrenmeleri olabilir. Peki,
Milyon Taşı neden İngiltere’ye götürüldü? Sıfır boylam niye oradan geçiyor?
Zaman neden yeniden tanımlandı, yeni gün neden gece yarısı on ikide başlıyor?
Bizlere bilimsel çalışma ürünü olarak sunulan bu yeniliği kabul etmeden
sorgulamak gerekir.
23 Kasım 2018 Cuma
DÜNYA’NIN MERKEZİ ÇORUM
Google, dünyanın merkezini Çorum olarak işaretlediği iddia edildi. Uzmanlar, farklı parametreler kullanılarak "dünyanın merkezi" için farklı sonuçlara ulaşılabileceğini belirttiler.
Şimdiye kadar yapılan hesaplamalarda teorik olarak dünyanın merkezi olan Çorum, Google Haritalar tarafından dünyanın merkezi olarak işaretlendi.
ABD'nin sahil kenti San Diego'dan fizikçi Andrew J. Woods tarafından 1973 yılında yapılan hesaplamalara göre, dünyanın coğrafi merkezi Ankara'nın 150 kilometre güneydoğusu olarak belirlenmişti. 2003'te Holger Isenberg tarafından küresel dijital yüzey modeliyle yapılan yeni bir hesaplamayla ise dünyanın merkezi Çorum olarak açıklanmıştı.
Daha önceden bu merkezin Mısır piramitlerinin yer aldığı bölge olduğu yönünde bazı teoriler de vardı.
ÇORUM'DA HEYECAN YARATAN PAYLAŞIM
"İŞARETLEMEYİ YAPAN GOOGLE DEĞİL"
Çorum'u "dünya yüzeyinin coğrafi merkezi" olarak işaretleyenin Google olmadığı, bir Türk sosyal medya kullanıcısı yapıldığı öne sürüldü.
"Dünyanın coğrafi merkezi" tanımı ise bilim çevrelerinde kabul gören bir kavram olmadığı farklı parametreler kullanılarak farklı sonuçlara ulaşılabileceğini belirten uzmanlar, Çorum'u "dünyanın coğrafi merkezi" olarak belirleyen modelin de bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiğinin altını çizdi.
OLAY ÇORUM'DA SEVİNÇLE KARŞILANDI
Google'ın, dünya yüzeyinin coğrafi merkezini Çorum ili olarak işaretlemesi kentte sevinçle karşılandı.
Dünyanın en çok kullanılan arama motorlarından Google'ın haritalama servisi Google Haritalar, dünyanın coğrafi merkezini Çorum kırsalını oluşturan bölge olarak açıklaması Çorumluları mutlu etti. Konuya ilişkin Çorum Ticaret ve Sanayi Odası’ndan da yazılı bir açıklama geldi.
Çorum Ticaret ve Sanayi Odası (TSO) Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Başaranhıncal, fizikçilerin dünyanın merkezini Çorum olarak işaretlenmesinin şehir adına bir kazanç olduğunu kaydederek, “Turizm ve sanayimiz için bu fırsatı iyi değerlendirmemiz lazım” dedi.
22 Kasım 2018 Perşembe
GÖÇLER VE NEDENLERİ
İnsanların doğdukları yerden başka yerlere geçici veya sürekli olmak üzere taşınmasına göç denir. Göçler iç göç ve dış göç olmak üzere ikiye ayrılır. İç göçler ülke sınırları içinde gerçekleşirken, dış göçler ülkeler ya da kıtalar arasında gerçekleşir, iç göçler ülke içindeki nüfusun dağılışını etkiler. Buna karşılık dış göçler ülkelerin ya da kıtaların nüfuslarını etkiler.
Göçler kalma sürelerine göre sürekli göçler ve geçici göçler olarak ikiye ayrılır. Sürekli göçler insanların bulundukları yerleri, başka yerlere tamamen yerleşmek üzere terk etmesidir. Geçici göçler sık rastlanan bir durumdur. Hayvancılık faaliyetleri için bir otlaktan diğerine yapılan yer değiştirmeler ile tarım alanlarında çalışmak amacıyla yapılan göçler geçici göçleri oluşturur. Yine insanların turizm amaçlı kısa süreli yer değiştirmeleri de geçici göçlere örnektir.
Bazı göçler kişinin kendi isteğiyle gerçekleşir. Bunlara gönüllü göç denir. Bazı göçler kendi istekleri dışında yapılır. Bunlara zorunlu göç denir. Afrika Kıtası’ndan Amerika Kıtası’na köle olarak götürülen kişilerin durumu zorunlu göçlere örnektir. Gönüllü göçlerde çekici faktörler etkili iken, zorunlu göçlerde itici faktörler etkilidir. Yine ülkeler arasındaki antlaşmalara bağlı olarak insanların yer değiştirmeleri de zorunlu göçler grubuna girmektedir.
Aşağıdaki insanlık tarihi boyunca gerçekleşen önemli ve büyük göçlerle ilgili video ilginizi çekebilir...
21 Kasım 2018 Çarşamba
DEPREMLERİN OLUŞUMU VE DEPREM BÖLGELERİ
Yerkabuğu içindeki kırılmalar nedeniyle ani olarak ortaya çıkan titreşimlerin dalgalar halinde yayılarak geçtikleri ortamları ve yer yüzeyini sarsması olayına “DEPREM” denir
İnceleyen bilim sismoloji, ölçen alet sismoğraftır. Şiddeti Richter ölçeğine göre belirlenir.
Depremin kaynağını aldığı yere İç merkez (Hiposantr), yeryüzünde buna en yakın noktaya da dış merkez (Episantr) denir.
Depremlerden Korunma Yolları
Fay hatları üzerinde büyük yerleşim merkezleri kurulmamalı ve yüksek katlı binalar yapılmamalı.
Binalardaki yapı malzemesi ve yapı tekniği sarsıntılara dayanıklı olmalıdır.
Deprem konusunda halk eğitilmelidir.
Binaların yapıldığı zemin sağlam olmalı. Yer altı suyu bakımında zengin olan alüvyal alanlara çok katlı bina yapılmamalıdır.
Deprem sırasında merdiven ve tavan boşluklarında durulmamalı.
Bina içinde üzerimize düşüp altında kalabileceğimiz mobilya ve eşyalardan uzak durulmalıdır.
Bina dışında ise ağaç, duvar ve elektrik telleri gibi devrilebilecek şeylerden uzak durmalıyız.
Deprem sırasında mümkünse, yanan sobalar söndürülmeli, elektrik ve su kapatılmalıdır.
Türkiyedeki Deprem Bölgeleri
Deprem Bölgeleri Haritası’na göre, yurdumuzun %92’sinin deprem bölgeleri içerisinde olduğu, nüfusumuzun %95′inin deprem tehlikesi altında yaşadığı ve ayrıca büyük sanayi merkezlerinin %98′i ve barajlarımızın %93′ünün deprem bölgesinde bulunduğu bilinmektedir.
Deprem Tehlikesinin Az Olduğu Bölgeler
Konya, Karaman, Taşeli Platosu ve İçel çevresi.
Mardin-Şırnak çevresi.
Trakya’da Ergene havzası
Deprem dalgaları ve deprem oluşumuyla ilgili ayrıntılı bilgi için aşağıdaki videoyu izleyebilirsiniz...